Cuma Mutluluğu # 1

Yaşasın bugün cumaaa...
Haftanın en sevdiğim günü...
Yarın sabah alarm sesisyle değil, artık uykumu aldığımı söyleyen kendi iç sesimle uyanacağım...
Yataktan pür telaş içinde değil, gerine gerine kalkacağım...
Gidip birazcık kızlarımın gırlamasına sebep olacağım...
Güzel bir hafta sonu kahvaltısı için işe çaydanlığa su koyarak başlayacağım...
Hafiften bize eşlik eden bir müzik de fena olmaz hani...

Gelin Çiçeği


Şu düğün dernek olaylarını milletçe ne kadar abartıyoruz değil mi?

İki insanın birbirlerine karşı hissettikleri masumca duygulardan yola çıkıp deli gibi paraların harcandığı organizasyonlara dönüşmesinden bahsediyorum. Halbuki sevmek sevilmek ne kadar da basit, ne kadar içten, parası olsun ya da olmasın her insanın yaşayabileceği türden bir eylemken, düğün dernek olayları tam tersi özellikler taşır bünyesinde. Özellikle de bu işi gösteriş uğruna yapanlar için söylüyorum, hiç de yaşadıkları duygularla örtüşmeyen organizasyonlardır.

Benden Bişeyler

Hafta ortasından herkese merhabaaaaa...
Bu günlerde beklemekte olduğum bir haber var, o yüzden modum düşük, tamamen beklediğim habere yoğunlaşmış durumdayım. Ne kitap okuyabiliyorum, ne kızlarımla ilgilenebiliyorum, ne işime adapte olabiliyorum...
Cuma günü olsa biran önce de kafam rahatlasa artık...

Neyse, günler tüm yavaşlığıyla geçedursun, ben size bir şeyler anlatayım bu arada, siz de okuyun olur mu :)

Madde 34-Anayasal Hakkım

Herkese mutlu bir hafta diliyorum, tabii güzelim ülkemiz her gün başka bir olayla çalkalanırken ne kadar mutlu olabilirsek...
Dün akşam haberlerde izlemişsinizdir belki, üç kişi (iki erkek, bir kadın) İstanbul Emniyet Müdürlüğünün önünde bir şeyleri protesto etmek için oturma eylemi yapmak istemişler. Neden olduğunun ne önemi var, insanlar anayasanın kendilerine vermiş olduğu hakkı kullanarak gayet medeni bir şekilde oturma eylemi yapmaya çalışıyorlar. 

Subay mı Jön mü?


Herkese merhaba, 
Öncelikle bugün cuma olduğu için çok mutlu olduğumu belirteyim, malum iki gün dinlenmece :)
Hafta sonu da çalışmak zorunda olanlara şimdiden kolay gelsin...
Bugün yazmak istediğim şey bizim üniversitenin duyurularında gördüğüm bir ilanla ilgili. İlanı veren kurum Türk Hava Kuvvetleri.

Yılanların Öcü-Fakir Baykurt



Baykurt' un 1954 yılında tamamen köy diliyle yazdığı bu kitap zamanın bürokratları tarafından müstehcen bulunmuş ve bu sebepten 1959 yılında öğretmenlik görevinden uzaklaştırılan Bayburt hakkında soruşturma açılmış. Kitabı okumadan önce bunu öğrendiğimde çok merak ettim doğrusu, o yılların müstehcenlik anlayışını ve kitabı okuduktan sonra da şaştım kaldım. demek ki o zamanın bürokratları şimdi yaşasalar piyasada kitap bulamayacaktık. Gerçi onlara pek de ihtiyaç yok ya...

Biri Diyet mi Dedi :(

Herkese merhabaaaa :)
Şimdi siz sevgili dostlarla bir derdimi paylaşacağım...
Ben artık tam 60 kiloyum :( 
Evet yanlış duymadınız...
Daha ne bir çocuk doğurmuşluğum var, ne kronik bir hastalığım var ne de metabolizmamı yavaşlatacak bir yaştayım...Ama tam tamına 60 kiloyum.
Nedeni basit aslında...Üşengeçlik...
Evet...Ben bırakın spor yapmayı, diyet yapmaya bile üşeniyorum :)
Ve malesef yemek yemeyi seviyorum, en çok da tatlılaaaaar :(

Çöpten Toplanan Hayatlar


Her gün yeni ve taptaze bir hayat başlar hepimiz için, yaşanacak güzel bir güne doğar güneş içimizi ısıtmak için, ama biz fark etmeyiz. Güneş'in her sabah yeniden doğması bir şey ifade etmez, sıradan gelir bize. Uyanmak istemeyiz bir türlü, beş dakika daha fazla uyuyabilmek için erteler dururuz saatlerimizi. Her sabah of çekerek indiririz ayaklarımızı yataktan, sürüne sürüne gideriz elimizi yüzümüzü yıkamaya. Söylenerek giyiniriz üstümüzü. "ayyy sabahın köründe de hiç bir şey yiyemiyorum, midem almıyor." diye şikayet ederiz kahvaltı masasında. 

Bin Dokuz Yüz Seksen Dört-George Orwell


Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, 2014 yılında okuyup bitirdiğim ilk kitap. Kitabı okurken tam 18 farklı noktaya işaret koymuşum, ki atladığım bir çok yer var daha. Ders kitabı niteliğinde. Hem bir solukta okunuyor, hem de sindirilmesi gerekiyor. 
İlk kez 8 Haziran 1949'da basılan kitap 1950'de Josef Stalin tarafından kendi iktidarının hicvedildiği gerekçesiyle SSCB'de yasaklanmış.
Bu kitap Celal Üster'in çevirisiyle Can Yayınları' ndan çıkmış, çevirisi çok iyiydi, anlaşılmayan tek nokta yoktu diyebilirim.

Eski Zaman Aşkları


Öncelikle bu yazıyı okuma nezaketi gösterecek herkese merhaba. Bu gün sizlere biraz eskilerden bahsetmek istiyorum, yazının başlığına aldanıp eskiden aşklar şöyleydi şimdi yaşananlar aşk mı falan filan diye ahkam keseceğimi sanıyorsanız yanılmıyorsunuz, tam da öyle yapacağım :)
Bunun için de önce birinci elden dinlediğim, hala da şahitliğini yaptığım bir aşk hikayesinden bahsedeceğim sizlere, kendimden değil tabii ki, o kadar eskimedik daha :)

2014 Getiriyor mu Götürüyor mu?


Herkese merhaba,
öncelikle yeni yılın herkese iyi gelmesini diliyorum, umarım kalbinizden geçen tüm güzellikler gerçekleşir, umarım kahkahalarınızın duvarları çınlattığı bir yıl geçirirsiniz.
Biz yeni yıla kızlarımızla birlikte PTT modunda girdik, pişman da değiliz :)