Eski Zaman Aşkları


Öncelikle bu yazıyı okuma nezaketi gösterecek herkese merhaba. Bu gün sizlere biraz eskilerden bahsetmek istiyorum, yazının başlığına aldanıp eskiden aşklar şöyleydi şimdi yaşananlar aşk mı falan filan diye ahkam keseceğimi sanıyorsanız yanılmıyorsunuz, tam da öyle yapacağım :)
Bunun için de önce birinci elden dinlediğim, hala da şahitliğini yaptığım bir aşk hikayesinden bahsedeceğim sizlere, kendimden değil tabii ki, o kadar eskimedik daha :)


Bugün sizlere şu an burnumda tütmekte olan annemle babamın aşk hayatlarını deşifre edeceğim, okuyunca kızarlar mı bilmem, ama tüm riskleri göze alıyorum.
Şimdi efendim, bu bizim esas kız ile esas oğlan, yani annem ve babam, aynı köyün çocuklarıymış, aralarında da beş yaş fark varmış, haliyle kızımız ilk okul talebesiyken oğlumuz da liseye gitmekteymiş. Bizim oğlan taa ilk okulda okurken vurulmuş kızımıza ama büyümesini beklemiş, hele bir orta okula geçsin, kendimizi açık ederiz demiş, sabırlı delikanlıymış, beklemiş ama gizliden gizliye de takibe devam etmiş. Bizim kız orta okula başlayınca delikanlı kendini göstermeye başlamış, bakışlar gizlenmez olmuş, takipler açıktan yapılmaya başlamış. Gel zaman git zaman delikanlı kızın aklına düşmüş. Bir gün yolda yürürken karşılıklı geçip gitmişler birbirlerine bakamadan, ikisi de az ilerledikten sonra dönüp arkalarına bakmışlar, işte o zaman iyice emin olmuşlar ikisi de birbirlerine yanık olduklarından. Bizim oğlan uzunca bir süre dolanmış kızın etrafında, evlerinin önünden günde üç beş posta geçmeye başlamış, kimi zaman da traktörle geçermiş, bu yüzden de bizim kız ne zaman bir traktör sesi duysa pencereye koşarmış.

E buncağızlar hep bakışmış değiller ya gizliden gizliye mektuplaşmışlar da. Bir keresinde bizim kız yayladayken gelmiş mektup bir tanıdık vasıtasıyla, ama kör şeytana bakın ki hava kararmak üzereymiş, elektrik de yok, gaz lambası da içeride, tek göz evde, anasının babasının yanında okuyacak değil ya yavuklusunun mektubunu, kırarlar bacaklarını alimallah. Ne yapsın bizim kız, çaresiz sabahı zor etmiş, gün ağarır ağarmaz koşmuş evin arkasına, bir güzel okumuş mektubunu.

Zaman akıp geçiyormuş, oğlan anaları da boş durmuyormuş tabii, e bizim kız da güzelmiş maşallah, delikanlı da ne yapsın elini çabuk tutmazsa kız elden gidecek. Hemen deyivermiş anasına, "almam" demiş anası. Bizim oğlan da ne yapsa beğenirsiniz, evden kaçmış, bir hafta uğramamış eve. Sonra da babası evdeyken gitmiş, kaset çalara bir kaset koymuş, düğmesine basıp evden çıkmış, şarkı da neymiş dersiniz? Siz de dinlemek isterseniz tıklayabilirsiniz:  "Baba beni evlendir"
Neyse efendim, kızımız istenmiş, yüzükler takılmış, bu sefer de araya askerlik girmiş, bizim kız tam iki yıl asker yolu gözlemiş, bizim oğlan da ne yapsın asker ocağında sevdasını hasretini sayfalara dökmüş, yazmış da yazmış. Askerlik biter bitmez de hemen evlenmişler, e daha mı beklesinler :)


Sonra da ben doğmuşum işte. Evde doğdum ben haa, öyle hastane de falan değil, zaten erken doğmuşum, yaşamaz bu, ölür demişler, hemen isim de koymamışlar, ama anam bakmış bana sağ olsun, yaşatmış. Benim doğduğum gün babam demiş, bu tarla tapan işleriyle olmaz, adam akıllı bir iş tutturmak lazım. Cepte para yok, ne yapacak? Köyden şehire yarım günde yürümüş, iş aramaya. Bir muhasebe bürosunda işe başlamış, sonra Ankara'da memurluk sınavları açılmış, kazanmış, tası tarağı toplayıp göçmüşler.

Hayata sıfırdan başlamışlar, hala da sıfırdalar diyormuşum :) Yok yaaaa bir ben varım işte, bir de aslan gibi oğulları. Kardeşim olur kendisi, laf aramızda çok severim. Canımdır, ciğerparemdir.
Neyse konu dağıldı, böyle işte, maşallah bizimkiler hala aynı şekilde devam, onlar benim örnek çiftim. Bence biz de fena değiliz eşimle, bizim tek şanssızlığımız teknoloji devrimi oldu, mektup faslını yakalayamadık, yoksa sevdamızda bir eksiklik yok yani, bizimkilerle kıyasıya kapışırız :)

Eeee zamane aşklarına ne olmuş peki?
Onu da sonra yazayım yaa, uzun oldu şimdi, sıkmayayım sizi.
Buradan herkese eski zamanlardaki gibi gerçek aşklar diliyorum :)




3 yorum:

  1. güzel bir sevda masalıymış:))

    YanıtlaSil
  2. Burcu'm keyifle okudum annenle, babanın güzel aşklarının hikayesini, hep diyorum utanmaz insanlar televizyonda 5 dakika içinde bir pano açılıyor, hayatında hiç görmediği herif karşısına çıkıyor, evin var mı? ARaban var mı? Üç-beş sorudan sonra elektrik alıyor da evlenecekmiş! Böyle evlilik olur mu? Böyle tanışma olur mu? Böyle rezalet olur mu? Bizlerin anaları-babaları böyle mi evlendiler? Yuh oha hatta çüş diyorum. (Aslında yıllar önce bu konuyu blog yazısı olarak yazmıştım ama benim kötü bir huyum var blogumda zaman zaman temizlik yaparım eski yazılarımı tamamen silerim o da onlardandı) benim rahmetli annem babam da bir tesadüf sonucu tanıştıktan sonra birkaç yıl mektuplaşmışlar, nişanlı kalmışlar, sonra evlenmişler. Yani böyle 5 dakikada 'elektrik aldım / ay almadım' resmen ahlaksızlık yahu! Bir kere AŞK yok. Aşksız evlilik olur mu? Nerede romantizm? Hiçbir şey yok! Yuva arayan kediler gibi oraya kadınlar/erkekler doluşmuş yaşı, cinsi:))), yaşadığı yer...alt yazı olarak geçiyor! ! ! Sanki kedi, köpek sahipleneceğiz ! kardeşim bir ben mi arıza yımı anlamadım aşk hikayesi, evlilik senin anlattığın gibi olur...
    eline sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim...onlar benim idolümdü, hala da öyleler...hani derler ya kızlar önce babalarına sonra da babalarına benzeyen adamlara aşık olurlar diye...çok şükür ben de onlar gibi bir evlilik yaptım...herkese nasip olur inşallah böyle güzel aşklar...

      Bu arada o evlilik programlarına ben de çok ayar oluyorum...dediğin çok doğru sanki kedi köpek sahiplendirme programı...insanın değeri bu kadar düşük olmamalı bence...yalnızlığına orada çare bulacaksan ölene kadar yalnız kal daha iyi...

      Sil