Çalışmıyorum Ulen!


Merhaba,
Başlıktan da anlaşılacağı üzere bugünkü konumuz "çalışmamak". Yani anne olduktan sonra çalışmamak, evde oturup çocuk bakmak.

Çalışan anneler lütfen yanlış anlamasın beni. Sonuçta bu tercih meselesi olduğu kadar biraz da imkan meselesi. İhtiyacı olduğu için bebeğini bırakıp çalışmak zorunda olan annelere saygım sonsuz. Neyse, kim neden çalışır, neden çalışmaz orası beni ilgilendirmez. Ben size kendi derdimi anlatayım.

Efe doğmadan önce İzmir'de yaşıyorduk ve orada özel bir firmada çalışıyordum. Doğum izniyle birlikte Ankara'ya taşındık ve haliyle doğum iznimin bitişinde işe geri dönmedim, zira çalıştığım firmanın Ankara'da bir şubesi falan yoktu. Olsaydı da dönmezdim, orası ayrı mesele.

Ben bir çocuğun belli bir yaşa gelene kadar en çok annesine ihtiyaç duyduğuna ve bir çocuğun gelişiminde en çok annesinin rolü olduğuna inanıyorum. Bir çocuk sabah gözlerini açtığında yanında annesini görmeli, karnını annesi doyurmalı, diğer ihtiyaçlarını annesi gidermeli, annesiyle birlikte oyunlar oynamalı, şarkılar söylemeli, dışarıya çıkıp gezmeli, annesiyle öğrenmeli, ihtiyaç duyduğu her yerde ve her şeyde kafasını çevirip baktığında annesini yanında bulmalı, varlığını hissetmeli.

Bence bir çocuğun dünyada öğrendiği ve ihtiyaç duyduğu ilk duygu "güven duygusu". Bebekken karnını doyuran, altını değiştiren, gazını çıkaran ve bunları sürekli bir döngü içinde gerçekleştiren kişiye zamanla alışır ve güvenir. Bilir ki ihtiyacı olduğunda o kişi gerekeni yapar. Biraz büyüdüğünde onunla oynayan, ona ninniler söyleyen, ona kitap okuyan, masallar anlatan, onunla birlikte garip sesler çıkartıp gülen kişiye daha da bağlanır. Uyurken en son gördüğü kişi ile uyandığında ilk gördüğü kişinin aynı olması bence çok önemlidir ve bu kişi anne olmalıdır. Tabi ki annenin desteğe ihtiyacı vardır, tabi ki anne bütün bunları 7 gün 24 saat durmaksızın yapamaz. İllaki nefes almasını, mola vermesini sağlayacak birilerinin varlığına ihtiyaç duyar. Bu kişi de çoğu zaman baba, ara sıra aile büyükleri, bazen de arkadaşlardır. Ama bir bebek öncelikle annesiyle olmalıdır. 

Düşünsenize, gece uyurken en son annesinin kucağında olan bir çocuk sabah gözlerini açtığında başka birini buluyor karşısında ve akşama kadar annesini göremiyor. Küçücük bir çocuğun dünyasında ne kadar korkunç bir şey. Akşam annesi geldiğinde tam sevinip mutlu oluyor, neşeyle oynuyor, huzurla uykuya dalıyor, sabah yine aynı travma. Ve yaklaşım şu, çocuktur unutur, çocuktur alışır. Peki ya bilinçaltı? İleride nasıl bir psikolojisi olacak, ne gibi sorunlar yaşayacak bilebilir miyiz? Bir çocuğun bize en çok ihtiyacı olan dönemde yanında olmayacaksak, onun sorumluluğunu üstlenmeyeceksek, fiziksel ve psikolojik gelişimini desteklemeyeceksek onu neden dünyaya getiriyoruz? Dünyaya gelen büyür gider mantığıyla yaşamak bence çok da mantıklı değil.




Bir de anne açısından bakalım olaya. Bir anne 9 ay karnında taşıyıp dünyaya getirdiği bir canlıyı kendisine muhtaç olduğu bir dönemde nasıl bırakıp işe gidebilir. Hadi gitti diyelim, aklı sürekli yavrusunda olmaz mı? Acaba şimdi ne yapıyor? Yemeğini yedi mi? Huzurlu mu?
Kendi adıma söylüyorum, ben Efe'nin sabahları uyanışını görmeyeceksem, ona kendi ellerimle kahvaltı hazırlayıp yedirmeyeceksem, onunla oyunlar oynayıp öğlenleri ona sarılıp şekerleme yapmayacaksam, emeklediği ilk anı ben görmeyeceksem, çıkan her yeni dişinde ilk ben sevinmeyeceksem, yeni bir meyveyle ben tanıştırmayacaksam onu, bütün gün ağzından çıkanları duymayacaksam, gülmesine de ağlamasına da ben şahit olmayacaksam neden bu dünyaya gelmesine vesile oldum? Bir daha asla 9 aylık olmayacak, bir daha asla 1,2,3,4,5 yaşında olmayacak, her gün bir öncekinden farklı olacak, giden günler geri gelmeyecek. O yüzden ben bu sevimli yaratığın hiçbir anını kaçırmak istemiyorum, kusura bakmasın iş dünyası :)


Çok mu zenginiz, ihtiyacımız mı yok benim çalışmama? Tabi ki hayır. 4 yıldır eşimle benim öğrenim kredilerimizi ödüyoruz. Evlenirken eşyalarımızı kendimiz aldık, evimiz yok, kiracıyız, arabamız yok, yayayız. Varsın bilmem ne marka bilmem neyimiz olmasın. Yeter ki mutlu, huzurlu olalım. Yeter ki ruh ve beden sağlığı yerinde bir çocuk yetiştirelim. Yeter ki sevelim, sevilelim. 
Uzun lafın kısası; ÇALIŞMIYORUM. BENİM İŞİM GÜCÜM ÇOCUĞUM. O KAA :))

NOT: Kitaplar Pedagog Adem Güneş'in "Annelik Sanatı" ve "Güvenli Bağlanma" isimli kitapları. Tavsiye ederim. 

30 yorum:

  1. :) Bunlar hep kişisel tercihler (ve belki zorunluluklar) olduğu için pek yorum yapamıyorum ama temel nokta annenin mutlu hissetmesi bence :)
    Sen mutluysan, çocuğun zaten mutlu oluyor :)

    Öperim senii
    Ankarada olmana sevindimmmm :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle annenin mutlu olması çok önemli. Evde olup da mutsuz olan anne çoçuk için daha kötüdür herhalde.
      Sen de Ankaradaydın sanki :)

      Sil
  2. Çocuğunuzda sizde çok şanslısınız. Aslında kendiniz yaratmışsınız şansı . Bende özel sektörde çalışsaydım eğer kesinlikle işi bırakırdım her iki çocuğumda da. Yani yazdıklarınıza katılıyorum. Sevgiler....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım en büyük şansım geri dönecek hazır bir işimin olmamasıydı :)
      Sevgiler.

      Sil
  3. O anları hiçbir şeye değişmem. Keşke herkesin imkânı olsa da yapabilse :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke Handan. .. Çünkü o anlar geri gelmeyecek. ..

      Sil
  4. Sana hak veriyorum Burcu'm, eşlerden sadece birinin çalışması yetiyorsa, bence de çocuk büyüyüne kadar anne evde kalmalı, hele hele bakıcı dehşeti, anaokulunda taciz gibi haberleri gözönüne alırsak:(( kime emanet edebilir ki insan? Anneanne, babaanne filan olsa olur ama o da her zaman mümkün değil ki...ayrıca anneanneler de yaşlı halinde tam dinlenecekken zorlanabilirler yani onlara da yazık:( kolay gelsin:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Annem 47 yaşında ve Efe'ye bakma konusunda çok hevesli. Ama benim oğlumu bırakmak gibi bir niyetim yok Müjde abla:)
      Sevgiler.

      Sil
  5. Mükemmel bir yazı...o kadar çok sorgulandım ki, 10 yaşına girmişken yine sorgulanıyorum,"niye çalışmadın, niye çalışmıyorsun, o kadar üniversite okumuşsun"...Cevabım genelde sessizlik oluyordu, oluyor...hele bir de kendimize ait evimiz, iyi bir arabamız olmayınca " cık cık layanlar, mesuliyetini bana yükleyenler" hiç umurumda olmadı, oğlumun hep en yakınında oldum, en yakın arkadaşı, sırdaşı oldum, şut çekeni,kalecisi , sallayanı, körebesi oldum. Arkadaşları olunca arkadan izleyeni oldum, bir banktan beri gözetleyeni oldum.
    Yine de herkesin gözünde çalışmayan anne oldum. doğurduğum bir hayata ortak oldum, onsuz olamadım. Kariyer, para, tatiller,markalı kıyafetler,pahalı oyuncaklardan, kaliteli zamanlardan! mahrum kaldık ama oğlum ile arkadaş olduk... Bunları tabiki yüzünü ekşiterek " neden çalışmıyorsun" diye soranlara hiç söylemedim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayşe, o kadar güzel anlatmışsın ki derdini. Daha ben kendi anneme anlatamadım. Hâlâ boşuna mı okudun deyip duruyor. Kimse kusura bakmasın ev kredisi, araba taksidi ödemek için oğlumdan vazgeçemem. Varsın cıkcıklasınlar. Bence sen en iyisini yaptın ve ben de en iyisini yapıyorum. Onların sevgisi yeter, gerisi boş.

      Sil
  6. Akşamları bakabildiğimden takipte geciktiysen af dilerim burcuuuuk :) Şimdi seni burada da, Google plusda da takipteyim :)

    Başlığa da konuya da bayıldım. Her çelışanın sanırım gizli bir köşesinde aklının bu nida hayal olarak yatıyordur anne olduktan sonra atılmayı bekler halde :)

    Hüdaydalı selamlarımla .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah, geç kalmak ne demek. Hoşgeldiniz :)

      Sil
  7. ben de çalışmadım canım , Kerem 9 aylıkken anneme bırakıp çalışmaya başladım , 1 ayın sonunda Kerem anneme, anne demeye başladı , ben de işten çıktım. Keşke dediğim zamanlar çok oldu fakat iyi ki dediğim zamanlar daha fazla inan...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evlat söz konusu olduğunda iyikiler nerde çoksa orası doğru yerdir bence. İyi yapmışsın :)

      Sil
  8. Nasıl mutlu oluyorsan ve çocuğunun nasıl mutlu olacağını düşünüyorsan öyle yap Burcu. Kimseyi de takma. Zorunluluklar yüzünden vazgeçtiğimiz o kadar çok şey var ki. Sen başarabiliyorsan ne mutlu sana.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En önemlisi mutlu olmak değil mi zaten şu üç günlük dünyada :)

      Sil
  9. çalışma bütün gün onu ısır ye bencesiiii :)

    YanıtlaSil
  10. o zaman bi daha yap koklaaaa onuuuu allam maşallah ne şirinişko yaaa :)

    YanıtlaSil
  11. Ben de yeni mezun olacağım ama daha iş aramadan kariyer planımı ilerde doğuracağım çocuğa göre ayarladım çocuk yapmak istiyorum bol bol ama kariyer kısmından emin değilim =)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canın nasıl istiyorsa, nasıl mutlu olacaksan öyle yap Manolya. Hayat kısa ve sadece tek bir hakkımız var :)

      Sil
  12. En büyük dileğim Adem Güneş Bey'in yanılıyor olması :DD
    Oğlumu tabi ki de çok seviyorum ama işimi de çok seviyorum :( İkisi bir arada olmuyor zaten. O yüzden yavrucak iki yaşından beridir kreşte. Şu an bir problemi varmış gibi görünmüyor, bakalım ileride sorun yaşayacak mıyız. NEyse bi gidip içeri öpüp koklayayım bari :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşten arta kalan vakitleri iyi değerlendirdikten sonra bir problem olmaz herhalde. Sonuçta işinizi sevdiğiniz için sizin mutluluğunuz çocuğunuza da yansır. Benim için de öpün miniği :)

      Sil
  13. Bu arada ne datlı bişi senin bıdık yaaa maşallah

    YanıtlaSil
  14. ne kadar da benim gibi düşünen bir insan :D :)
    kesinlikle katılıyorum her söylediğinize. Allah nasip eder bir gün bende anne olursam bırakacağım işi gücü oturup çocuğuma bakacağım ilk kritik zamanları atlatana kadar en azından.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yumiyum x,
      Hoşgeldin :)
      Allah gönlüne göre verir inşallah. Annelik harika bir duygu, isteyen dileyen herkese nasip olur inşallah.

      Sil