Babalar kızlarının ilk aşkıdır ve bu aşk sonsuza kadar sürer. Hiçbir erkek bir kızın kalbindeki kralı yani babasını tahtından indiremez. Bu yüzden, babalarının kızları kimi severlerse sevsinler, kime aşık olurlarsa olsunlar o kişi olsa olsa en fazla prens olur. Kusura bakmayın beyler, ama bu bir gerçek. Eğer prenslikle yetinemem diyorsanız kız babası olmaya bakın, ancak o zaman krallığınızı ilan edebilirsiniz :)
Şaka bir yana babaların kızlarının hayatındaki yeri gerçekten bambaşkadır. Bir kız çocuğu babasının minik tırtılı olarak açar dünyaya gözlerini. İlk bakış, ilk gülücük, küçücük parmakların ilk uzanışı, koca yürekli babanın güvenli kollarında ilk ağlayış, ilk huzur, ilk aşk...
İlk adım önemlidir minik tırtılın hayatında. Kral hem çok sevinir bu adıma hem de korkar. Çünkü bilir ki bu adımlar her geçen gün büyüyecek ve her geçen gün minik tırtılını kozasından çıkmaya hazırlanan bir kelebeğe dönüştürecek. Belli etmez ama korkusunu, gururla prensesinin arkasında durmaya devam eder. Görünmez bir güçtür onun varlığı, bir duvar gibi set çekmez, bir ağaç gibi uzatır dallarını, bilinmez ama her yerdedir aslında. Minik kelebeğinin narin kanatları kırılmasın diye, yorulduğu her an konup dinlenebilsin diye yemyeşil dallarını uzatır uzatabildiği her yere.
Hepimiz biliriz ki, babalarımız bizim güvenli limanlarımızdır. Ne kadar uzağa açılırsak açılalım, hangi fırtınaların içinden geçersek geçelim sorgusuz sualsiz dönüp demir atabileceğimiz tek limandır. O limanda her zaman bir yerimiz olduğunu bilerek yelken açmak belki de en büyük şansımızdır bu hayatta.
Peki ya o güvenli liman? O ne hisseder minik kelebeği uçup giderken?
Baba için zordur çünkü bilir dünyayı, bilir bütün fırtınaları, zorlukları, zalimlikleri, bilir her şeyi, ama yine de engel olamaz kelebeğine. Elinden gelen tek şey durup dinlenebileceği bir dal olmaktır, olur da. Kelebek çoğu zaman bilmeden güç alır o ağaçtan, bazen de bilerek koşar dallarına...Her ne şekilde olursa olsun, bilir ki hiçbir ah deyişi karşılıksız kalmayacaktır. Düştüğünde dizleri kendiliğinden kuruyup kabuk bağlamayacaktır, kalbi kırıldığında tek başına ağlamayacaktır, yaptığı hataların altında ölene kadar ezilmeyecektir, dersini alacaktır ama elinden tutup kaldıran yine babası olacaktır.
Bir kız çocuğu karanlıktan korkmaz, aç kalmaktan korkmaz, düşmekten korkmaz, yalnız kalmaktan da korkmaz...Bir kız çocuğu tek bir şeyden korkar, babasını kaybetmekten.
Babasını kaybettiğinde korkar kız çocukları...Kaç yaşında olursa olsun gök gürültüsünden korkar o zaman, karanlık köşelerden canavarlar çıkacak zanneder, depremler olur rüyalarında, yangınlar çıkar, kaybolur, yolunu bulamaz...Korkar, çok korkar. Her şeyden herkesten korkar.
Bir baba kızının her şeyidir. Kızın kalbi babanın kalbinde saklıdır. Eğer babanızın kalbini kırarsanız, bilin ki kendi kalbinizi de kırarsınız. Hayatta geri dönüşü olmayan tek bir şey vardır ki, işte o zaman her şey için çok geçtir. Eğer hala vaktiniz varsa kırılan kalpleri onarmak için elinizden gelen her şeyi yapın.
Ve şunu sakın unutmayın; bir baba asla kelebeğinin narin kanatları kırılsın istemez, o yüzden öğütlerini kulak ardı etmemek, sözünü dinlemek, her fırsatta sarılmak gerek...
Sonra "babamın bir atı olsa binse de gelseeeee" diye ağlarsınız :(
NOT: Babacığım minik kelebeğin seni çok seviyor...
My heart belongs to daddy...diye Marilyn Monroe'nun hani güzel bir şarkısı vardır çok doğru...
YanıtlaSilkalbimiz babamıza aittir her zaman...hüzünle okudum:( Allah babacığına uzun ömürler versin
benimki artık bu dünyada değil:(
Başın sağolsun...sen eminim ki babacığının kıymetini bilmişsindir yanındayken...nurlar içinde huzurla yatsın inşallah...
Sil