Ne Olacak Benim Bu Halim?

Herkese merhaba,
Bugün pazartesi ve ben artık pazartesileri sevmeye karar verdim. Ne o öyle her hafta başı depresyon, bıktım valla!
İşse iş, uykusuzluksa uykusuzluk, sıcaksa sıcak...Ne çok söyleniyoruz yaa yeter. Şehir insanı şımarıklığı bu vallahi. Şu yaşıma geldim, hiç işten güçten şikayet eden köy insanına rastlamadım ki onların yaptığı işin yanında bizimkiler devede kulak kalır. O yüzden saçmalamayı bırakalım ve işimize bakalım, nefes aldığımıza şükredelim ve hayatın tadını çıkaralım.

Kitap mı Ayakkabı mı?

Bazı kadınların (doğrusu: neredeyse tüm kadınların ) ayakkabı alma hastalığı vardır. Aldıkları ayakkabıların bir çoğunu belki hayatları boyunca hiç giymezler, bir gün lazım olur diye alır bir köşede unutulmaya terk ederler. Ben bunlara ayakkabı manyakları diyorum.
Bazı kadınların da kitap alma hastalığı vardır. Bu kadınlar evde okunmayı bekleyen kitapların varlığını hiçe sayarak yeni kitaplar almaya devam ederler. Onlar için dış görünüşlerinden ziyade beyinlerinin içi önemlidir. Giydiği ayakkabının markasını, modelini, eskimişliğini önemsemezler. Önemli olan ruhu beslemektir. Bunlara da kitap manyakları diyorum.
(Hem kitap hem de ayakkabı manyağı olanları tenzih ederim)
Şimdi bu manyakgillerin özelliklerini yazalım:

Sıcak ve Endoskopi Maceralarım

Bu sene yaz mevsiminden nefret eden tek kişi ben miyim?
Bu sıcak havalar nedir böyle? Hayır nankörlük yapmak gibi bir derdim yok, tamam sabahları servisle iş yerimize kadar gelip klimalı ofislerimizde sıcağı pek hissetmiyor olabiliriz ama ya klimanın bize yaptıkları ne olacak? Bu yaz hiç olmadığı kadar baş ağrısı çektim. Üstelik geceleri sıcaktan uyuyamaz oldum, resmen yatağın içinde eriyorum. Abartmıyorum son iki aydır gece ikiden üçten önce uykuya daldığımı hatırlamıyorum, rahat uyuyabilmek için kendimi deli gibi yormama rağmen. Evin bütün odalarını ve yatılabilecek tüm zeminleri denememe rağmen tık yok. Neyse az kaldı, az daha sıkalım dişimizi...